Günümüzde bu hedefe ulaşmanın en kestirme yolunun eğitimden geçtiğini belirten İsmail Hocaefendi, Kur'an'ın ilk emri olan "Yaradan Rabbinin adı ile oku" ayetinin önemine dikkat çekmektedir. Eğitime en yüce olan Allah-u Teâlâ'yı tanımakla başlamak gerektiğini, önce Yaratanı sonra Yaratanın yarattığı yaratılanı tanıma yolunun izlenmesi gerektiğini vurgular. İnsanın üç kabının (kalp, mide, akıl) boş olarak teslim edildiğini ve bunların doğru ilimlerle, Mevla sevgisiyle ve helal rızıklarla doldurulması gerektiğini belirtir.
İslam ülkelerinin Osmanlı dönemindeki gibi birlikte olmanın gücüne inanan İsmail Hoca, "Birlikten güç doğar. Müslümanlar dağıldılar, küffarı âlem birleşti, devran değişti" diyerek İslam âlemine birlik, dirlik ve beraberlik nasip eylemesi için dua etmektedir.
İsmail Hünerlice Hocaefendi, Hadis-i Şerif gereği "Allah-u Teâlâ kime hayır murad ederse onu dinde fıkıh sahibi eder" ilkesiyle İslam Hukuku ve Fıkıh ilmiyle meşgul olmaktadır. Kur'an-ı Kerim'i öğrenip gereği gibi yaşamanın önemine değinen Hocaefendi, İmam-ı Azam Efendimizin "Fıkıh kişinin lehinde ve aleyhinde olacak şeyleri bilmektir" sözünü hatırlatır. Günümüzde insanların dört hak mezhebin dışına çıkarak yanlış yollara düşmelerine karşı uyarılarda bulunur ve mutlaka dört hak mezhepten birine uymak gerektiğini savunur.
Hocaefendi, mezheplerin önemini bir uzman doktorun hastalığa teşhis koyup ilacını geliştirmesine benzetir. İmam-ı Azam Efendimizin ayet ve hadislerdeki ayrıntıları açıkladığını, bunun dışına çıkmanın "ilacı bulunmuş hastalığı yeniden ben bulacağım" yanlışlığına düşmek olduğunu belirtir. Ekibiyle birlikte fıkıh kitaplarını okuyarak, dinimizin ortaya koyduğu bütün fetvaları özetinin özeti diyebileceği bir şekilde, anlaşılır bir üslupla kitaplaştırma çalışmalarını sürdürmektedir.
İsmail Hünerlice Hoca, Mahmut Efendi Hazretleri ile olan özel bir anısını da paylaşmaktadır. 1993 yılında evlenmek için izin istediğinde, Efendi Hazretleri yaşının küçük olduğunu belirterek bir yıl beklemesini tavsiye etmiştir. Bu tavsiyeye uyarak parasıyla bir bina almış ve bir yıl boyunca kendini tamamen ilme vererek günde 19 saat ders çalışmıştır. Bu sayede ilminin kısa zamanda ikiye katlandığını ve bu bereketli yatırımı ve ilmi bir daha bulamadığını ifade etmiştir. Osmanlı ecdadının velilerin sözünü dinlemekle şanlı tarihi yazdığını, Hacı Bayramlar ve Akşemsettinler gibi şahsiyetleri örnek göstermektedir.
İsmail Hünerlice Hocaefendi'nin sohbetleri, dinleyicilerine hem ilmi derinlik sunmakta hem de manevi bir doyum yaşatmaktadır. Sohbetlerinde sade ve anlaşılır bir dil kullanan Hocaefendi, güncel meseleleri fıkıh perspektifinden değerlendirerek cemaatin sorularına ışık tutmaktadır. Öğrencileriyle ve cemaatiyle kurduğu samimi diyalog, onun sadece bir hoca değil, aynı zamanda bir rehber ve abi kimliğini de ortaya koymaktadır. Öğrencileriyle yaptığı özel sohbetlerde, onların ilmi gelişimlerine katkı sağlamanın yanı sıra, ahlaki ve manevi eğitimlerine de büyük önem vermektedir. Cemaati, onun etrafında kenetlenmiş, ilme ve hayra adanmış bir topluluktur.
İsmail Hünerlice Hocaefendi, Fatih Sultan Mehmet Han'ın "Beyler, olmuş işleri konuşmakla ömrümü tüketemem, yapacağımız işleri bana söyleyin. Önümüze bakalım, yolumuz uzun" sözünü hatırlatarak, değerli mümin kardeşlerine hizmete daha büyük aşk ve şevkle sarılmalarını, bu güzel hizmetin devamını getirmelerini dilemektedir. Rabbim'den ilim, amel ve ihlas nasip eylemesini, dünya ve ahiret selametini ihsan etmesini niyaz etmektedir.